Davette, “Bizler İnönü Meydanı’ndaki kalabalıklarız. İyi biliyoruz ki siz meydanları dolduran Mısır, Suriye, Libya halklarına kulak verdiniz. İnanıyoruz ki İnönü Meydanı’nı dolduran halka da kulak tıkamayacaksınız. Düşüncemizi onlarca kez İnönü Meydanı’nda haykırdık, belki işitmediniz diye sizi, 19 Temmuz’da 19.00’da, zorla peşkeş çekildiği için batırılan ve işten atılan KTHY çalışanları çadırına, sendika yöneticileriyle yüzyüze görüşmeye davet ediyoruz” dedi.
Sendikal Platform adına KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel’in “Hoşgeldiniz Başbakan” hitabıyla başlayan açıklamasında, platformun, Kıbrıs Türk toplumunun sorun ve taleplerine ilişkin tespitleri dile getirildi.
Kıbrıs Türk halkının yüzyıllardır varlığını sürdürme ve eşit bir şekilde yaşama mücadelesinin, “aktörler değişse de iradelerini yok sayan anlayışın değişmemesinden” dolayı devam ettiği savunulan açıklamada, “Bazen yok sayılmış, hain, provokatör, Rumcu, besleme gibi aşağılamalara maruz bırakılmıştır. Kıbrıs Türk toplumu, en son ciddi bir şekilde varoluş mitingleri ile bu saldırılara cevap vermiş, taleplerini dünyaya yüksek sesle haykırmıştır” denildi.
“AKP - UBP işbirliğinin Kıbrıs Türk halkını yok saydığı” iddiasında bulunulan açıklamada, Kıbrıslı Türkler ile Türkiye halkı arasındaki tarihsel güçlü bağların “politikalar, politikacılar ve işbirlikçiler” tarafından zorlandığı ve Kıbrıs Türk toplumunu “tanımayan, anlamayan çevrelerin yanlış politikalar, planlar tasarladığı” savunuldu.
Platformun açıklaması şöyle devam etti:
“Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek taraflı işgal eden Rum Yönetimi’nin de, Kıbrıslı Türkleri kandıran AB’nin de, yıllardır uyguladıkları politikalar ve yarattıkları rejimi reddedip sürekli Kıbrıslı Türkleri aşağılayan Türkiye hükümetleri ve onların yetkililerinin de, BM’nin de, başta Amerika olmak üzere İngiltere ve diğer emperyalistlerin de suçu vardır. Yerli işbirlikçiler ise, halkına ihanet etmiştir, suçları ve günahları çoktur”.
Sendikal Platform taleplerini ise şu şekilde özetledi:
“Kıbrıs Türk halkı, kendi kendini yönetmeyi; Kıbrıs sorununun çözülerek, birleşik Kıbrıs’ın kurulmasını; Kıbrıs Türk toplumu, oluşturulan yabancı finans, eğitim ve siyasi kurumların derhal kapatılmasını; Her türlü dayatma ve buyuran - emir alan ilişki biçiminin bitmesini; Kıbrıs Türk toplumuna ait zenginliklerinin kullanımı, tasarruf ve mülkiyet değerinin kamuya ait olmasını, peşkeşin durdurulmasını; kendi yurdunda azınlık durumuna düşmemeyi; Kıbrıs’ın Kuzey’inin suç ve suçlu ithal eden ülke konumundan çıkmasını; kendi yaşayışına, kültürüne saygı duyulmasını; kendi hastanelerine, okullarına, ormanlarına, denizlerine sahip olmayı; kumarhanelerin kendi ülkesine taşınmasını; ithal, kültürleme amaçlı kuran kurslarını, yığınla camileri, ilahiyat fakültelerinin kapatılmasını; kendi yurduna yabancılaşmamak, aşağılanmamak, kovulmamak, göç etmemek istemektedir”.
